28 Aralık 2010 Salı
OTUZSEKİZ YAŞ
Bundan yaklaşık 1,5 sene öncesi idi. Arabada beni Mecidiyeköye götüren arkadaşa 38 yaşımı doldurmadan hayallerimin peşine düşeceğim demiştim. Keza aynı günlerde 40 yaşıma bu ülkede başkasının yanında deli gibi çalışarak girmeyeceğim dediğim gibi.
37 yaşını facebookta gizlediğim doğum günümün bitimine yakın bu günlerde neler yaptığımı ve neler yapacağımı anlatmak istedim. Aslında hesaplaşmam bu kendimle ve yaşantımla.
37 yaş biraz farklı oldu. Uzun zamandır şikayet ettiğim ama bir türlü kopamadığım eski şirketimden bir kaç günün içinde ayrılıverdim. Sebebi çıktığım bir tatilde kendimi bulmam gibi görünsede aslında tek sebep bu değildi. Galiba ben kendimi aramayı unutmuşum unuttuklarımın tamamını hatırladım. Umutlarımı korkularımı.yakınımda olan bir kaç kişinin dışında kimsenin bilmediği sırlarımı. Mesela 96 yazında ne yapıyordunuz siz. 96 yazı ölüm kokuyordu bedenim. Çürümüş et parçası. Dirhem dirhem boğazı yakıp geçen aseton kokusu. Ben 96 yılından sonra bir daha mücver yemedim. Hep ölümü hatırlattı bana. Neden diye sormayın dedim ya sır çünkü.Bu neşeli yüzün ardında bir kabus....
Ardından gelip geçen yıllar. Deli gibi çalıştığım aslında bir şeylerden ve/veya kendimden kaçtığım yıllar oldu.
37 yaş biraz farklı geldi. Dedim ya kendimi arama serüvenine başladığım yıl olacak 2010 takvim sayfalarında benim için. Önce 10 gün tatil ardından 5 gün ardından işten ayrılış kısa sürede yeni bir iş bulma ve orada başlayan yeni bir hayat. Yeni bir hayatın içinde yeni arayışlar. Deli gibi beklenen 38 yaş. ya 38 yaş kapıya dayandı çok değil 4-5 gün sonra bedenimin bir köşesine bir yıllığına oturacak.ama ben 37 yaşın son günlerinde kendimle ilgili kararlar alıyorum. Bu günlerde bir değişim fırtınasına girdim sanki. Mesela zayıflamaya karar verdim ve diyetisyene gittim. Önümüzdeki günlerde başlıyorum. Yarın pasaportta başvuruyorum. Ne mi yapacağım. Gitmeye karar verdim. Uzaklara. Ne kadar uzak derseniz yaklaşık 19 saat. Bir lisan bir insan demişler ya dil öğrenmek bahane. O hayallerin bonusu sadece. Ben yeni bir yaşama gidiyorum. Tanıyan kimsenin olmadığı ,sırların olmadığı , korkuların olmadığı özgürlüğün tadı gibi bir şey.Biraz özlem olacak tabi göremediklerime konuşamadıklarıma ve dokunamadıklarıma. Tadamadıklarıma belki. Ama gitmek istiyordum ve hazırlıklara başladım. Zor olacak. Şimdiden 2-3 yıl evinden sevdiklerinden uzakta olmak ama marco polo venedikten ayrılma gücünü kendinde bulmasaydı marco polo olabilirmiydi.Belki bende gittiğim yerde beni ağırlayacak bir kubilay han bulurum yada en iyisi kendi kendimin kubilay hanı olurum.değilmi.
Dün bir piyango bileti seçtim sonu 38 ile biten içimden değil yüksek sesle 38 yaşım uğurlu gelsin dedim. Belki benim dileğim tutmaz ama dileği tutan varsa benim için bir dilek tutsun dilekleri gerçekleşsin diye. Tek istediğim bu insanlardan. Birde biraz önce dinlediğim şarkının üzerine tıklamaya çalışırken yanlış yere tıkladım ve bir sayfa açıldı başında yolculuk isimli şiir Nazımdan bana ve herkese gelsin. Biraz da beni anlatıyor. Birazda ruhumun şair yanına dokunuyor.
Yine söylüyorum 38 yaşım uğurlu gelsin. Bloğumda dediğim gibi 35 ten sonra geriye saymaya başlayanlardayım 70 li yaşlarda yeni doğmuş bir bebek saflığında 70 yılın sırlarını taşıyan bir bilge olmak istiyorum. Bunun için çok yer görmek istiyorum. ama her şeyden önce 38 yaşın uğurlu gelmesini istiyorum.
Bir şair yolculuk ediyor
bir denizinde dünyamızın
bakarak bir yıldıza.
Yolculuk ediyor şairin biri
yıldızlardan birinde bir denizde
bakarak dünyamıza.
Yolculuk ediyor şairler
denizlerinde kâinatın
bakarak birbirine.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder