25 Eylül 2010 Cumartesi

özlem...

1 Nisan günü gidişinin üzerinden 12 yıl geçmiş olacak.
Bir nisan günü gitti. Kurban bayramından bir gün önceydi. Oysaki daha bir kaç saat önce konuşmuştuk. Sonra gecenin bir yarısı telefon çaldı. Gecenin bir yarısı kaza geçirdi hastanede dediler. Annemler hemen hastaneye koştu. Biz evde kaldık. Dayanamadık karakolu arayıp kazanın nasıl olduğunu sorduk. Kimsiniz dediler. Söyledik. Haa şu durumu ağır olan kız mı dediler. Sonra hastaneye gittiğimizi hatırlıyorum. Hastanede ameliyatta dediler. Tesadüfen doktor bir arkadaşımı gördüm. Onun ameliyatta olmadığını beyin ölümü yaşandığını belki organ bağışı yapılır diye yoğun bakıma aldıklarını söyledi. Yoğun bakıma aldı beni. Nerde dedim. Gösterdi. Tanıyamadım. En acısı da bunu saatlerce tek başına taşımak ve insanları teselli etmeye çalışmaktı. Sonra çapaya gittik. Son testler için kontrole götürülürken cihaza bağlı değildi. Bir umutla belki de yaşıyor dedik ölmüş olduğunu bile bile...
Hala çapadan eve gidene kadar olan saatler kayıp hayatımda. Hala o zaman dilimini hatırlamıyorum. Sadece insanları teselli ettikten sonra o küçük odamda 3 gece önce onun sırtını dayadığı duvara sırtımı dayayıp 2 günlük acımı bağıra bağıra atmaya çalıştığımı hatırlıyorum.
Yaşasaydı şimdi 30 yaşında olacaktı
küçücük odamda karşılıklı sigara içerken bana sıkıntılarını kızgınlıklarını hayallerini anlatırdı. Araba alacaktı. Hatlı cep telefonu da. Bir gün sevdiği birisi ile evlenecekti.
O bana abi derdi.
Teyzemin kızıydı.
Hiç olmayan küçük kız kardeşimdi.
Adı duygu idi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder